İstanbul Üniversitesi, Fen Fakültesi, Fizik Bölümü, Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü ve İstanbul Üniversitesi Gözlemevi Uygulama ve Araştırma Merkezi bünyesinde, büyük kısmı yerli olarak öğrenci ve akademisyenler tarafından geliştirilen kozmik ışın dedektörü ‘Mirya-1’ ve Uzay Havası Takip İstasyonu açıldı. 12 metre uzunluğundaki bir gemi konteynerinden oluşan istasyonda, 2 metre uzunluğunda, 3 metre genişliğinde, Güneş patlamalarını takip edecek bir radyo spektrometre ve 1 metrekare büyüklüğünde ve aralarında yaklaşık 1.3 metre yükseklik olan iki sintilatör ile toplamda 8 fotokatlandırıcı tüp ve diğer ilişkili elektronik ekipmanları içeren bir müon dedektörü bulunmakta.
Bu dedektör ile Kozmik ışınların Dünya atmosferindeki çeşitli etkileşimleri sonucu oluşan ve müon adı verilen enerji parçacıkların ölçümü yapılabilecek. Güneş patlamalarının ve kozmik ışınların izlenmesi ve analizininin gerçekleştirileceği istasyonla, Türkiye ve dünyada uzayla ilgili bilimsel çalışmalara destek olunmasının yanı sıra, uzay hava olaylarının tehdidi altındaki modern iletişim, navigasyon ve enerji sistemlerinin korunması ve uzay görevlerinin güvenliği için bilimsel veriler oluşturularak, takip edilecek. İstasyonun yapım sürecinde aktif olarak çalışan, İstanbul Üniversitesi Gözlemevi Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Tolga Güver ve İstanbul Üniversitesi Fizik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Suat Özkorucuklu istasyon hakkında bilgi verdi.
İstanbul Üniversitesi Gözlemevi Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Tolga Güver, “Bu bir kozmik ışın dedektörü. Bildiğimiz kadarıyla Türkiye’nin en büyüğü. Bu dedektörle evrende çok yüksek ışık hızına yakın hızlarda ivmelenmiş parçacıklar var. Yüklü parçacıklar; bunlar Dünya’nın atmosferine girerek, yarı ömrü, daha kısa olan parçacıklara bölünüyorlar etkileşip. Bunun şöyle bir güzelliği var, bunlar bu galakside oluşan bu yüksek enerjili parçacıklar her zaman geliyor ama güneşin, dünyanın manyetik alanına etkisine göre zamanla akıları, oranları değişiyor. Bizim amacımız, Güneş’in Dünya’ya olan etkilerini parçacıklar aracılığıyla hesaplayıp, takip edebilmek. Bu yüzden uzay havasını takip etmek istiyoruz. Bu da önemli çünkü. Haberleşme, elektrik, uydu sistemleri, bunların tamamı için uydu teknolojisini kullanıyoruz. Uydular, güneş patlaması gibi uzay hava olaylarında çok etkilenebiliyorlar. Şu anda Güneş’in 11 yıllık çeviriminin maksimumuna ulaştığı noktadayız bu sebeple bir an önce dedektörü çalıştırıp takibe başlamak niyetindeyiz” dedi.
“ERZURUM’A GİDECEK”
Projenin, İstanbul Üniversitesi öğrenci ve akademisyenleri ve İspanyol akademisyenlerin katkısıyla geliştiğini belirten Güver, “Nihayetinde burada durmayacak. Erzurum’a, Doğu Anadolu Gözlemevi’ne gidecek, orada 3 bin 200 metre yüksekliğe yerleştirilerek böylelikle kozmik ışınları daha fazla tespit etme olasılığımız olacak. Kar yağmadan gitmesi lazım, umarım bir iki hafta içinde gidecek” dedi.
“ZAMANLA UZAY HAVASINA DAİR BİR FİKİR ELDE ETMEYE ÇALIŞACAĞIZ”
Güver, “Verileri daha yeni yeni almaya başladık, test süreci gibi. Aldığımız zaman, bu şeyler daha çok kozmik ışın akısındaki oranlar olacak, zamanla gelen, kaç tane ne kadar geliyor. Dediğim gibi bunu da Türkiye’deki en büyük dedektörle ölçebilme imkanına sahip olacağız. Asıl bunlar, Türkiye’de güneş fiziği, uzay havası çalışan araştırmacıların hizmetinde olacak. Buradan zamanla uzay havasına dair bir fikir elde etmeye çalışacağız. Radyo antenimiz ise, güneş aktivitesini takip için kuruldu. Onlarla beraber maksadımız güneşin aktivitesini anlayabilmek” şeklinde konuştu.