Bakan Tekin, Ekonomik İş Birliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından üçer yıllık dönemler halinde uygulanan Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) 2022 sonuçlarını değerlendirdi.
Tekin, Türkiye’nin 2003 yılından beri PISA araştırmalarına katıldığını hatırlatarak, “PISA araştırması normalde üçer yıllık döngülerle uygulanıyor ancak COVID-19 salgınından dolayı 2021 yılındaki PISA uygulaması bir yıl ertelenerek 2022 yılında gerçekleştirildi. PISA araştırmasına katılan ülke sayısı da giderek artıyor. Bu bağlamda PISA 2022 uygulaması 37’si OECD üyesi olmak üzere toplam 81 ülkenin katılımıyla gerçekleştirildi. PISA 2022 nihai uygulaması 19 Nisan- 13 Mayıs 2022 tarihlerinde 60 ilden 196 okul ve yaklaşık 7 bin 250 öğrencinin katılımıyla bilgisayar tabanlı değerlendirme olarak gerçekleştirildi” dedi.
PISA 2018 ve 2022 sonuçlarını kıyaslayarak, Türkiye’nin matematik ve fen alanlarında ortalama puan değişimlerinin OECD’ye göre daha iyi durumda olduğunu, okuma becerileri alanındaki değişimin de OECD ile benzer düzeyde olduğunu kaydeden Tekin, “Katılımcı ülkeler arasında Türkiye’nin sıralamasının 2018’e göre yükseldiği; okuma becerilerinde ortalama puanında düşüşe rağmen sıralamada yükselmemiz dikkat çekicidir. OECD ülkeleri ve tüm ülkelerin okuma becerileri alanındaki ortalama puanı ile Türkiye’nin ortalama puanı arasındaki fark incelendiğinde ise özellikle Türkiye’nin fen alanında OECD ortalamasına yaklaştığını görüyoruz. Ayrıca PISA 2022 uygulaması, Türkiye’nin matematik ve okuma becerileri alanlarında OECD ortalaması ile olan farkını en aza indirdiği uygulamadır. PISA’ya katılan tüm ülkelerin ortalama puanları ile karşılaştırıldığında ülkemiz üç alanda da tüm ülkeler ortalamasının anlamlı şekilde üstünde bir performans sergilemiştir. PISA 2022 raporu, genel hatlarıyla iyiye doğru gidişi açıkça göstermekte. Biz bunun yeterli ve Türkiye için iyi bir konum olmadığını zaten kabul ediyoruz. O yüzden de gece gündüz Türkiye’yi hak ettiği yere getirmek için çalışıyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’nin son 20 yılda matematik ve fen alanlarında istikrarlı bir şekilde performansını artırdığını, okuma becerileri alanında ise performansında anlamlı bir değişiklik olmadığını kaydeden Tekin, “Matematik okuryazarlığının ağırlıklı alan olduğu PISA 2012 döngüsünden itibaren ülkelerin her üç alandaki performans değişimleri incelendiğinde ise son 10 yılda Türkiye’nin, matematik ve fen alanlarında artış eğilimi gösterdiği, okuma becerileri alanında ise anlamlı bir artış veya düşüş eğilimi göstermediği tespit edilmiştir. Bu süreçte öğrencilerin sosyoekonomik farklılıklarında bir değişiklik görülmemesine rağmen Türkiye matematik alanında dezavantajlı ve avantajlı öğrencilerin performanslarının artmasını başarmıştır” dedi.
Tekin ayrıca, Türkiye’nin okuma becerileri alanında performansını arttırmak için göreve geldikleri günden itibaren dijital bağımlılıkla mücadele kapsamında, derslere cep telefonlarının alınmamasından, açık liselere geçişleri zorlaştıran uygulamaya kadar bir dizi önlem alındığını bildirdi. Tekin, “Çocuklarımıza okuma, anlama, dinleme ve kendini ifade etme ya da konuşma becerileri konusunda formüller geliştirdik. Bu sorunun ana gerekçesi olarak çocukların ana dil becerilerinin gelişmesi için izleme ve değerlendirme birimlerimizin verilerinden de hareketle çalışmalarımızı başlattık. Ayrıca tercih zorunluluğuna götüren sınavlarla ilgili de önlemler aldık ve çoktan seçmeli sınavlar yerine açık uçlu sınavları getirdik. Bir diğer adım ise çocuklarımızın kendilerini ifade etme becerileri üzerine odaklandık. Bu kapsamda Türkçe okuma, dinleme, anlama ve konuşma becerilerini geliştirmek üzere önlemler aldık. Sonuç olarak PISA 2022 raporu; Türkiye’nin, 10 yıldan uzun bir süre boyunca çoğu alanda iyileşme gösteren az sayıda ülkeden biri olduğunu gösteriyor. Buna göre Türkiye matematik, fen ve okuma becerilerinin ölçüldüğü her üç alanda da sıralamasını yükseltirken üç alanda da tüm ülkeler ortalamasının üstünde yer aldı” diye konuştu.
PISA raporunda Türkiye ile ilgili önemli bir tespitin daha dikkat çektiğini ifade eden Tekin, “Fiziksel altyapı, dijital kaynaklar ve eğitim materyallerinin hem nicelik hem de nitelik olarak Türkiye’nin OECD ülkelerine kıyasla daha iyi olduğunun rapora yansımasıdır. Ayrıca OECD ülkelerinde okul binalarında cep telefonu kullanımı yasaklandığında öğrenciler dikkatlerinin daha az dağıldığını bildirmiştir. Bu sonuç, okulda cep telefonu kullanımı ile ilgili alınan kararların ne kadar isabetli olduğunu gösteriyor. Raporda okullar arası başarı farkının önceki döngülere göre azaldığı ifade edilirken okula aidiyet, okul güvenliği ve zorbalık gibi konularda bildirilen olumsuz durumların 2018 yılına göre arttığı belirtiliyor. Bilindiği gibi Bakanlık olarak bu yıl akran zorbalığı ile ilgili de bir dizi önlem aldık. Bu kapsamda ‘okul temelli sosyal sorumluluk çalışmaları’ adlı altında akran zorbalığını müfredatımıza aldık. Bu konu ile ilgili gerekli tedbirleri alacağız” ifadelerini kullandı.
Bakan Tekin, gelinen noktada eğitimde son 21 senede elde edilen başarıları yeterli bulmadıklarını, çünkü eğitimin bir noktaya varılabilecek bir alan değil sürekli ilerlemek, kendini geliştirmek ve her noktada daha iyisini kurgulamak zorunluluğu olan bir alan olduğunu kaydetti.